HPV, İnsan Papilloma Virüsü, sessiz seyreden ve kadınlarda ve erkeklerde enfeksiyonlara neden olan bir patojendir. HPV nedir? Kolposkopi nedir? Labioplasti nedir? sorularının cevapları ve kadın hastalıkları hakkında merak edilenler yazımızda.
HPV yani İnsan Papilloma Virüsü, genellikle sessiz sedasız ilerleyen bir virüstür. Kadınlarda ve erkeklerde enfeksiyonlara neden olan bir patojendir.
Fiziksel muayeneler veya yıllık jinekolojik kontrollerde fark edilene kadar virüs sessiz seyreder. Bu virüs, belirgin belirtiler olmadan varlığını sürdürebilir. Özellikle cinsel temasla bulaşan bir virüs olduğundan, kişiler genellikle enfeksiyonun varlığını fark etmezler.
Bu nedenle, tanı testleri ve tarama programları oldukça önemlidir. Özellikle yıllık jinekolojik muayeneler, HPV enfeksiyonlarının erken teşhis edilmesinde kritik bir rol oynar. Bu kontroller, sağlık uzmanlarının virüsü tanıma ve uygun tedaviyi başlatma şansını artırır.
HPV'nin sessiz seyri ve cinsel yolla bulaşma özelliği, düzenli sağlık kontrollerinin ve bilinçli cinsel davranışların önemini ortaya koyar. Erken teşhis ve tedavi, HPV enfeksiyonlarının etkilerini azaltabilir ve ciddi sağlık sorunlarının önüne geçebilir.
HPV virüsü, vücutta belirtiler ortaya çıkmadan önce sessizce ilerler. Bu nedenle, fiziksel muayeneler veya yıllık jinekolojik kontroller olmadan insanlar genellikle enfekte olduklarının farkına varmazlar. Cinsel temas yoluyla bulaşan bu virüs, genellikle gözle görülür lezyonlar ortaya çıkmadan önce tespit edilemez. Bu durum, HPV'nin önemini artırır ve tanı testleri ile tarama programlarının gerekliliğini ortaya koyar. Yıllık jinekolojik muayeneler bu açıdan hayati öneme sahiptir.
Bunun ötesinde, cinsel yolla bulaşan kişiler, enfekte olduklarını fark etmeden bu virüsü başkalarına kolayca bulaştırabilirler. HPV'nin fark edilemeyebilir olması, yayılma riskini artırır. Bu nedenle, düzenli sağlık kontrolleri ve bilinçli cinsel davranışlar önemlidir.
Genellikle yıllık jinekolojik muayenelerinde yapılan Pap smear testlerinden haberdar olabilirler. Bu testler, rahim ağzı kanseri taraması için kullanılır ve patolojik lezyonların varlığını tespit etmemize yardımcı olur. Ayrıca, daha belirgin lezyonlar oluştuğunda, kişiler kendilerinde bu virüsü fark edebilirler; genital bölgede siğiller gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Bu şekilde farkındalık oluştuğunda, kişiler virüsün ciddiyetini anlayabilirler.
Ayrıca, Pap smear testi sonuçlarında anormallikler veya genital siğiller gibi belirtiler varsa, genellikle bir koli denilen işlem yapılır. Bu işlem genellikle HPV'nin tespiti için kullanılır. Eğer Pap smear sonuçları ve HPV taraması pozitifse, hastanın kolposkopiye davet edilmesi gerekebilir.
Kolposkopi işlemine genellikle anormal bir pap smear testi sonucu var ise ya da genital bölgelerde siğiller varsa ya da rahim ağzı kanseri şüphesi bulunuyorsa başvurulmaktadır. Fiziksel, jinekolojik muayenede bulguları sakladığımız hastalarda kolposkopi, HPV DNA taraması önerilmektedir. Eğer ki pap smear sonuçları ve hpv dna taraması bunu destekliyorsa hasta kolonoskopiye yönlendirilir
Kolposkopi ile rahim ağzı mikroskop altında yaklaşık 40 kat büyüterek, belirgin ışık altında gözle görülür bir şekilde incelenir. Gözle görülür bir lezyon varsa, patolojik biyopsi alınarak tanıyı destekleyip tedaviyi erken aşamada başlatılır.
HPV DNA taraması, özellikle belirli risk faktörlerine sahip olan veya anormal Pap smear sonuçlarına sahip olan hastalarda yaygın olarak kullanılır. Bu test, enfeksiyonun belirtilerini belirlemeye ve tedavi sürecini başlatmaya yardımcı olur. Eğer Pap smear sonuçları ve HPV DNA taraması bir lezyonun varlığını destekliyorsa, hastanın kolonoskopiye yönlendirilmesi önerilir.
Kompozit kapı, rahim ağzını yaklaşık 40 kat büyüterek mikroskop altında inceler ve gözle görülebilir lezyonları tespit eder. Bu şekilde, belirgin bir lezyon varsa, patolojik biyopsi alınarak tanı doğrulanır ve tedavi süreci başlatılır.
Bu işlem, mikroskopik bir inceleme olup, temelde basit bir jinekolojik muayeneden çok da farklı değildir. Sadece belirli bir noktaya kadar ilerleyen bir lezyon tespit edildiğinde, hastanın rahatı için sedasyon gerekebilir. Bunun dışında, bu işlem genellikle 15 ila en fazla 30 dakika arasında sürebilir, bu süre hekimin inceleme yöntemlerine ve paternlerine bağlıdır.
İşlem genellikle ağrısızdır ve klinik ofis şartlarında, jinekoloji muayene masasında gerçekleştirilebilir. Hasta, jinekolojik muayene masasında konumlanır ve mikroskop olarak adlandırılan bir hotspot cihazıyla incelenir.
Sonuçları ilk olarak doktor gözle muayene yaparak lezyonları değerlendirmektedir. Lezyonların gözle görülmesi, doktorun belirli bir alanda enfeksiyon, cerrahi girişim sonrası iyileşme veya kanser öncüsü lezyonlar gibi durumları tespit etmesine olanak sağlar. Şüpheli bölgelerden alınan biyopsi örnekleri patolojik inceleme ile değerlendirilir ve bu sayede daha kesin bir tanı konulur.
Bu aşamada amaç, rahim ağzı kanseri için erken tanı taraması değil, erken teşhisi destekleyerek tedaviye başlamaktır. Erken teşhis, hastalığın ilerlemesini önleyebilir ve tedavi sürecinde başarı şansını artırabilir. Dolayısıyla, bu tür değerlendirmeler ve biyopsi işlemleri, hastaların sağlık durumlarının yakından izlenmesi ve gerekli tedavilerin zamanında uygulanması açısından büyük önem taşımaktadır.
Labioplasti sonrası beklenenler ve hastaların bilmesi gerekenler konusunda, ameliyat sonrası bölgede hafif morarma, şişlik ve ağrı gibi belirtiler görülebilir. Bu belirtiler genellikle basit analjeziklerle giderilebilir.
İyileşme sürecinde hastaya cinsel perhiz ve hijyen konularında önerilerde bulunulur. İyileşme tam olarak 4 ila 6 hafta sürebilir ve bu süre zarfında ağır egzersizlerden kaçınılmalıdır.
Labioplasti işlemi sonrasında sıkça sorulan sorulardan biri, cinsel his kaybına neden olup olmadığıdır. Ancak genellikle bu tür bir kayba neden olmaz.
Yara izleri ve skar dokusu iyileşmesi, kişinin cilt yapısı, genetik faktörleri ve enfeksiyon durumu gibi çeşitli faktörlere bağlı olarak değişebilir ve bazen uzun zaman alabilir. Bu süreçte izler zamanla kendiliğinden kaybolabilir veya doktorun destek tedavileriyle düzeltilebilir.
En sık sorulan sorulardan biri genellikle "Ameliyat sonrası çok iz kalır mı, hocam?" şeklindedir. Evet, iz kalması mümkündür ve bu durum hastanın cilt yapısına, iyileşme sürecine ve kullanılan cerrahi tekniklere bağlıdır.
Bazı durumlarda, anormal skar gelişimi vücut yapısıyla ilgilidir ve bazı hastalarda kişiselleştirilmiş bir iyileşme süreci görülebilir. Ancak, bu izler genellikle zamanla kaybolur ve cilt eski şeffaf haline döner. Eğer izler uzun süre geçmiyorsa veya rahatsız edici boyutlarda ise, destekleyici tedavi yöntemleri devreye alınabilir.
Estetik cerrahi ve genel cerrahi müdahalelerin temel amacı, hastanın vücut yapısını düzeltmek ve estetik bir görünüm elde etmesini sağlayarak kendisini daha özgüvenli hissetmesini sağlamaktır.
Estetik cerrahi, genellikle hastaların özel isteklerine bağlı olarak gerçekleştirilen işlemlerden oluşmaktadır. Bununla birlikte, bu tür işlemler bazen hastanın sağlık problemlerini tedavi etmek amacıyla da yapılabilir. Estetik operasyonlar genellikle özel kliniklerde yapılırken, genel cerrahi müdahaleler tamamen tedavi amaçlı olup hastanelerde gerçekleştirilir.
Her iki cerrahi türü de, hastaların yaşam kalitesini artırmayı ve sağlıklarını iyileştirmeyi hedeflemektedir. Estetik cerrahinin odak noktası, hastaların fiziksel görünümünü iyileştirerek psikolojik olarak da olumlu bir etki yaratmaktır. Diğer yandan, genel cerrahi müdahaleler, hastalıkların tedavisi ve vücut fonksiyonlarının iyileştirilmesi amacıyla yapılmaktadır.
Geçici ve kalıcı kızlık zarı onarımı arasında önemli farklar bulunmaktadır. Eğer geçici bir onarım yapılacaksa, uzun sürede eriyen iplikler kullanmaya gerek yoktur. Bu işlemin amacı, ilk gece kanamasını sağlamaktır ve genellikle ilişkiden yaklaşık bir hafta önce yapılır. Bu prosedür, sosyokültürel faktörler göz önünde bulundurularak gerçekleştirilir. İlk gece kanamasını sağlamak amacıyla, bozulmuş cilt dokusunu onarmak için kısa sürede eriyen iplikler kullanılır. Prosedür esnasında, kullanılan sütür materyalleri ve süre dışında bir fark bulunmamaktadır.
Eğer kalıcı kızlık zarı onarımı yapılacaksa, burada dikkate alınması gereken önemli hususlar bulunmaktadır. Kızlık zarı, damarsal incecik mukoza kaplaması şeklinde bir doku parçasıdır. İlk gece kanamasının miktarı, kızlık zarının kalınlığı ve damarlı yapısına bağlı olarak değişir. Kalın ve damarlı bir kızlık zarı, ilk gece daha fazla kanamaya neden olabilirken, ince ve esnek bir zar daha az kanamaya neden olabilir veya hiç kanamayabilir.
Kalıcı kızlık zarı onarımında hedef, dokuyu onararak eski haline getirmektir. Bu onarım işlemi sırasında, dokuyu dokuya birleştirip diktikten sonra, damarsal yapının korunmasını sağlamak önemlidir. Bazı durumlarda, kızlık zarı tamamen kaybolmuş olabilir. Bu durumda, flep yöntemi ile vajina mukozasında ekstra zar yapısı oluşturulabilir. Amacımız, ilk gece kanaması da dahil olmak üzere, uzun süre doku bütünlüğünü korumaktır. Kalıcı materyaller kullanılarak daha komplike bir cerrahi işlem yapılır ve dokunun tamamen eski haline döndürülmesi hedeflenir.
Genital lazerin temel amacı, vajina daraltma, vajinal dokunun yenilenmesi ve rejenerasyonudur. Doğumlara bağlı kesiler veya yaşlanma sonucu cildin esnekliğini kaybetmesi durumunda vajina dokusunu yenilemek için kullanılabilir. Elastikiyetini kaybetmiş dokuların sıkılığını artırmak amacıyla cilt altı dokusuna nüfuz ederek vajinal daraltma sağlanabilir ve bu, uygun hasta profiline göre önerilmektedir.
Genital lazer, her durumda uygulanamamaktadır. Bazı hastalar için sadece cerrahi yöntemler faydalı olabilmektedir. Bunun yanı sıra, lazer cihazı kullanılarak kesme işlemi ile labioplasti yapılabilir. Cerrahi lazer cihazları, genital bölgede renk değişikliklerinin giderilmesi, genital beyazlatma ve idrar kaçırma problemlerinin çözümünde de kullanılmaktadır.
İdrar kaçırma problemleri, özellikle stres inkontinans dediğimiz durumlarda, kadınlarda sık doğumlar veya yaşlanmaya bağlı olarak rahim ve mesanedeki sapmalara bağlı olarak gelişmektedir. Karın içi basıncın artması durumunda üretrada açı bozulmasına bağlı olarak idrar kaçırmalar meydana gelmektedir. Bu sorunun temel nedeni, genital bölgedeki dokunun elastikiyetini kaybetmesidir. Lazer ile yapılan işlemler, dokuyu toparlayarak anatomik düzelme sağlamakta ve stres inkontinans tedavisinde fayda sağlamaktadır.
Kadın sağlığının en önemli parçası, aslında kadının ruh sağlığı ve psikolojik iyi oluşudur. Ancak bu konunun yanı sıra jinekolojik açıdan bakıldığında, her kadının yıllık rutin jinekolojik muayenelerini ihmal etmemesi gerektiği önemle vurgulanmalıdır. Çünkü kanser öncüsü lezyonlar, erken tanı ve tarama yöntemleri sayesinde erkenden tespit edilerek hayat kurtarıcı olabilmektedir.
Dengeli ve doğru beslenmeyi önermekteyiz. Sağlıklı ve dengeli beslenme, hormonların düzenlenmesinde ve kadın sağlığını etkileyen organların optimal işleyişinde önemli bir rol oynamaktadır.
Belli bir yaştan sonra, özellikle menopoz döneminde fiziksel aktivite ve egzersizlerin önemi artmaktadır. Ancak bu, her yaşta dikkat edilmesi gereken bir konudur. Kas güçlendirici egzersizler ve kegel egzersizleri gibi pelvik tabanı güçlendirici ve idrar kaçırmayı önleyici egzersizler de önerilmektedir.
Sağlık muayenelerinin yanı sıra, cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı korunma, bu konuda danışmanlık almak da oldukça önemlidir. Cinsel sağlık ve doğum kontrol yöntemleri konusunda bilgi sahibi olmak ve danışmanlık hizmetlerinden yararlanmak kadınların sağlıklı bir yaşam sürdürmelerine katkıda bulunacaktır.
Kadınların sosyal olarak aktif olmaları ve bu konularda bilinçli hareket etmeleri genel sağlıkları açısından büyük önem taşımaktadır.
